Site icon Bursa Tabip Odası

Düzce-Gölyaka Depremi Raporu

Düzce-Gölyaka Depremi Raporu

06.12.2022

51

https://www.ttb.org.tr/325yjhb

23 Kasım 2022 günü, saat 04.08’de, merkez üssü Düzce’nin Gölyaka ilçesi olan 5,9 büyüklüğünde bir deprem yaşandı.

Sarsıntılar sonraki günlerde de devam etti ve en şiddetlisi 27 Kasım Pazar günü saat 06.57’de 4,7 büyüklüğünde olmak üzere, yüzlerce artçı deprem meydana geldi.

Bölgeden ilk alınan bilgilere göre:

TTB Olağandışı Sağlık Hizmetleri (ODSH) Kolu, Bolu-Düzce Tabip Odası ile işbirliği içinde süreci başından itibaren yakından izledi. Depremin oldukça hafif atlatılmış olduğunun anlaşılmasıyla, TTB Merkez Konseyimiz, akut dönemi takiben bölgeye bir heyet gönderilmesini kararlaştırdı. TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Nursel Şahin, Bolu-Düzce Tabip Odası’ndan Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Serpil Yıldız’ın yanı sıra, Dr. Hakan Erkan Pehlivan, Dr. M. Hamit Boztaş (Türkiye Psikiyatri Derneği), Doç. Dr. Seval Alkay, Dr. Seyit Çoban ve TTB ODSH Kolu Yürütmesinden Dr. İ. Seçkin Kara’dan oluşan heyetimiz, depremin 6. günü olan 29 Kasım 2022 günü, Düzce deprem bölgesini ziyaret etti.

DÜZCE:

Bolu, Ankara ve Bursa’dan yola çıkanlarla Düzce’den katılanlar olarak Düzce Otogarı’nda buluştuk. Otogar civarında ilk izlenimimiz,  hayatın normal aktığı, etrafta bir olağandışı durum olduğuna dair göze çarpan emare bulunmadığı şeklindeydi. Otogardan araçlarla Düzce belediyesine geldik, yollar ve trafik normaldi ve bir iki noktada kurulu olan az sayıda çadır gördük.

İlk olarak Düzce Belediyesi’ni ziyaret ederek Belediye Başkanı Faruk Özlü ile görüştük, geçmiş olsun dileklerimizi iletilerek, yerel yönetimin olaya ilişkin gözlem ve yorumlarını aldık.

Bu görüşmemiz neticesinde ortaya çıkan tablo şu şekildeydi:

Belediye ziyaretimizin ardından, Düzce merkezdeki durumu gözlemlemek üzere sokağa çıktık. Üstünde AFAD’ın “Koordinasyon Aracı” olduğu yazan bir TIR, belediyenin önündeki alanda park edilmişti ancak etrafında kimse yoktu. AFAD Koordinasyonu’nun esas olarak vilayet binasının da olduğu meydanda konuşlandığı, aynı bölgede barınma çadırlarının kurulduğu ve seyyar mutfak ve diğer araçların yine aynı bölgede bulunduğu, halkın zarar tespiti ve diğer kurumsal işlemler için müracaatlarının da aynı yerde kurulan hizmet çadırlarında gerçekleştirildiği bilgisi alındı.

Belediyeden çadırların bulunduğu valilik önüne giden caddede normal akışında bir yaya ve araç trafiği mevcuttu ve çevrede ilk bakışta, deprem geçirmiş bir kent görüntüsü yoktu. Hayatın normal devam ediyordu. Bu yol üstünde belediyeye daha yakın olarak çarşı içindeki bir ara sokakta, ağır hasarlı iki katlı bir binanın, kaba enkazının kaldırılmış olduğu görülmekteydi. Düzce içinde dolaştığımız yerlerde ve Gölyaka ilçesine gidiş-dönüş esnasında çevrede başkaca bina enkazına rastlamadık.

Vilayet önündeki oldukça büyük bulvarda, AFAD tarafından kurulmuş olan barınma çadırları, seyyar mutfak ve diğer hizmet TIR’ları, hasar tespiti ve diğer çeşitli idari işlemlerin yapıldığı hizmet çadırları görülmekteydi. Barınma çadırlarının toprak zeminli alanda kurulduğu ancak zeminde yağışa karşı gerekli düzeltmelerin henüz yapılmadığı görülmekteydi. Çevrede seyyar hela göremedik ancak halkın tuvalet ve banyo ihtiyacını gidermek için evlere gidebildikleri, bilgisi verildi. Bir çadırda, “Psiko-Sosyal Destek” yazısı gözümüze çarptı fakat o sırada etrafında kimse yoktu. Büyük yoğunluk, hasar tespiti müracaatı yapılan çadırdaydı.  Barınma çadırlarının kurulu olduğu alan iyi düzenlenmişti ve etraftan bir seyyar çitle izole edilmişti ve çadırlar genel olarak boştu. Bunların yakın komşuluğundaki, sağlık hizmeti verilen çadırda çalışan hekim meslektaşımızı ziyaret ettik. Endişe ve uykusuzluk yakınmaları en fazla görülen semptomlardı. Vatandaşa dijital reçete düzenlenebiliyordu ve ilaç temininde sıkıntı yoktu.

Çadırlarda kalan halka LPG tüpü üstüne monte edilen, kontrollü açık alev çıkartan tipte ısıtıcılar dağıtılmıştı. Bu tip ısıtıcılar, yangın yönünden önemli bir risk oluşturabilirler!

Buradan sonra uğradığımız 7 nolu ASM binası da depremden zarar görmemişti ve normal poliklinik hizmetini sürdürüyordu. Görüştüğümüz meslektaşlarımız, yine anksiyete ve uykusuzluk semptomlarıyla olan müracaatların fazlalığına işaret ettiler. Bunun dışında rutin çalışma devam etmekteydi.

Daha sonra Düzce Devlet Hastanesi’ne gittik. Hastaneye ulaşımda sorun yoktu, trafik normaldi. Gerek hastane binası ve gerekse bahçesi, çevredeki diğer binalarda herhangi bir hasar görünmüyordu. Acil poliklinikten giriş yaptık ve meslektaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Hekim ve hemşire arkadaşlarımıza depremi nasıl yaşadıklarını ve gözlemlerini sorduk.

 Aldığımız yanıtlar:

GÖLYAKA:

Gölyaka, depremin merkez üssü olarak bildirilen ilçeydi ve Düzce merkezine 15-20 kilometre mesafedeydi. Araçlarla, D-100 ve hem de çevre yolu bağlantısı üzerinden iki farklı yolu kullanarak Gölyaka’ya sorunsuz ulaştık. İlçede, haricen sağlam görünen bazı evlerin bahçesinde çadırlar kurulmuştu, ayrıca birkaç noktada daha toplu çadırların kurulduğu göze çarpıyordu. Öncelikle devlet hastanesine gittik. Üç katlı ve yeni bir binaydı ve faaliyetine devam ediyordu. Hastane bahçesinin yanındaki boş alanda kurulu büyük bir hizmet çadırı vardı ancak kullanım dışı olduğu anlaşılıyordu. Hastanenin hemen karşısında bulunan birkaç eczane açıktı. Çevrede yıkılmış yapı yoktu.

Meslektaşlarımızla görüştüğümüzde, depremin şiddetli olduğunu ifade ettiler. Sarsıntının ardından binanın duvarlarında çatlaklar oluşmuştu; bu yüzden Sağlık Bakanlığı, hastane bahçesinin yanına bizim gelirken gördüğümüz hizmet çadırını kurmuştu ve hastane faaliyetlerine burada, yalnızca acil poliklinik olarak devam etmişlerdi. Daha sonra ise hastane binasında hasar tespiti yapılmış, duvarlardaki çatlamaların “sıva çatlağı” olduğu belirlenmişti. Bunu takiben, 25 Kasım tarihinde tekrar hastane binasında normal çalışma düzenine dönülmüştü. 

Anksiyete ve uykusuzluk burada da en fazla görülen yakınmaydı.

Gölyaka Devlet Hastanesi’nde gördüğümüz kadarıyla, birinci ve ikinci katlardaki poliklinik yapılan odaların duvarlarında duvar boyunca uzanan, bazı duvarlarda altta ve üstte iki ayrı hat oluşturan, sıvanın yer yer tamamen dökülüp altındaki ytong malzemenin açığa çıktığı çatlaklar mevcuttu. 

Gölyaka’da 40 bina depremden etkilenmişti, bunların çoğu köylerdeydi. Toplam dört yerde çadırlar kurulmuştu ve 25 konteynır için ise yer hazırlanıyordu. Konteynırlara kiracı olanların yerleştirileceği söyleniyordu.

Hastaneden ayrılınca, kapalı pazar yerinde kurulmuş olan çadır alanına gittik. Üstü bir çatıyla kapalı, beton zemine sahip olan pazar alanının dört yanı açıktı ve burada AFAD tarafından 49 adet çadır kurulmuştu. Kullanılan genel amaçlı barınma çadırlarının beton zemin üstüne kurulmuş olmaları nedeniyle yağış için gerekli zemin düzeltmesinin yapılması mümkün olmasa da, alanın üstünde yağıştan koruma sağlayacak yeterlilikte bir çatı mevcuttu. Öte yandan çadır iplerinin beton zeminde gerektiği gibi tespit sağlayamadığı ve çoğunlukla briket türü çeşitli ağırlıklarla tutturulmuş olduğu görülebiliyordu. Pazar yerinin mevcut tuvaletleri, çadır alanına hizmet vermeye yeterli durumdaydı. Sıcak su yoktu, ancak görüştüğümüz buradan sorumlu AFAD görevlisi, çadırlarda kalma süresi ve kalan insan sayısına göre sonraki günlerde ihtiyacın yeniden değerlendirileceği bilgisini verdi. Ziyaretimiz sırasında, çadırlarda kalanlarla konuşan sosyal hizmet görevlileri olduğunu gözlemledik. Yemek, seyyar mutfaklardan temin edilmekteydi. Burada da çadırların bir kaç tanesinde insanlar vardı. Ancak, görevli bize 240 civarında bireyin kayıtlı olduğunu ve gece evlerinde yatmaktan çekinenlerin, gece gelip çadırlarda yattığını söyledi. Her çadırda bir elektrikli ısıtıcı, bir yatak vardı.

SONUÇ ve DEĞERLENDİRME:

Düzce-Gölyaka’da yaşadığımız 5,9 büyüklüğündeki son deprem, bize gelmekte olan Marmara depremi için hazırlıklı olunması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor!

Hazırlıklı olmak için:

Düzce depreminin görece az zararla atlatılmasında, yapı stokunun 1999 depremi sonrasında büyük ölçüde yenilenmesi ve yeni yapıların ruhsatlandırılmasında deprem yönetmeliğine uyulmuş olması, bina yüksekliğinin zemin yapısıyla uyumlu olmasına dikkat edilmesi ve görece yatay bir mimari anlayışın hayata geçirilmesinden kaynaklandığının, şans veya tesadüfle ilişkisi olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

Hepimize geçmiş olsun.

Türk Tabipleri Birliği Olağandışı Sağlık Hizmetleri Kolu

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Exit mobile version