BASINA VE KAMUOYUNA
“ARTIK YETER”
Sağlık çalışanlarına yönelik kör şiddetin bütün hızıyla devam ettiği şu günlerde, yine bir “yanlış” haberle sarsıldık. 01 Aralık 2018 tarihinde TGRT ve STAR TV’de yayınlanan, “ameliyatta bant unutulmasına” ilişkin gerçek dışı haber, tüm hekimler arasında infiale neden olmuştur. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı hekiminin verdiği bilgiyi tamamen yanlış değerlendirerek, “hastalık hakkında doğru bilgiyi edinmeyen” avukat tarafından yönlendirilen bir hastanın açıklamalarını, gazeteciliğin tüm kurallarını ihlal ederek yayınlayan bazı yayıncı kuruluşlar, hekimlik kurumuna saldırmayı fırsat olarak görmüştür. İlk gebeliğinde geçirdiği sezaryen ameliyatı sırasında rahminde “bant” unutulduğunu söyleyen hasta, mevcut gebeliğinin bu yüzden sonlandırılacağını öğrendiğini ifade etmiştir. Oysa ne böyle bir “bant” mevcuttur, ne de gebeliğinin derhal sonlandırılması söz konusudur.
Amniotik bant, gebelik kesesi oluşumunda kese içerisinde 1/5000-10000 oranında gözlenen gelişme bozukluğu olup, sadece tıbbi tanımlama olarak “bant” olarak nitelendirilen bu olgu, bazen bebeğin anne karnında büyümesi esnasında üzücü sonuçlara neden olabilmektedir. Bu problemin gelişiminin, “hastanın daha önceki doğumuyla” veya “meslektaşımızın yaptığı sezaryen ameliyatıyla” hiçbir ilişkisi yoktur. Bir önceki ameliyatta unutulan bir yabancı cisim, eksik ya da yanlış yapılan bir ameliyat söz konusu değildir. Ankara’da bahse konu hastanın ikinci gebeliğini takip eden diğer meslektaşımız, böyle bir olaydan şüphelenip özen göstererek, daha detaylı muayenesi için bir üst merkeze sevk etmiştir. Hastanın rahminde ya da karnında “unutulan” bir madde ya da organik doku söz konusu değildir.
Bu ve buna benzer haberleri yayınlamadan önce, resmi sağlık kuruluşlarından ya da sağlık profesyonellerinden görüş alınması durumunda, halkın “doğru bilgiye ulaşma hakkı” korunmuş olacak, hekim ve sağlık camiası da gereksiz ve haksız suçlamalarla töhmet altında kalmayacaktır.
Söz konusu “asılsız” haberi yayınlayarak; halkı yanlış bilgilendirmekle kalmayıp, hekimlik kurumunu da halkın gözünde küçük düşürme “amacı” taşıyan, mesleklerinin yayın ilkelerini hiçe sayan ilgili televizyon kuruluşlarını kınıyoruz ve bütün hekimlerden ve halkımızdan özür dilemeye çağırıyoruz.
Tamamen asılsız bir hasta beyanından yola çıkarak, meslektaşlarımız hakkında suçlayıcı açıklamalarda bulunan avukat hakkında gerekli işlemin yapılması için Ankara Barosu yönetimini göreve davet ediyoruz.
Bu tür yanlış ve kasıtlı haberlerin yayınlanmasını engellemenin yolu, Basın Yayın Kuruluşları ve Tabip Odaları arasındaki iletişimi güçlendirmekten geçmektedir. Bursa özelinde olmak üzere, bu iletişimin tüm ülkede hızla kurulmasının önemi çok açıktır. Bu tür haberlerin Hükümetin ısrarla görmezden geldiği sağlıkta şiddetti önümüzdeki günlerde daha da tırmanacağını ve bu tür haberleri yapanların rolünün de kamu vicdanında sorgulanacağını vurgulamak istiyoruz. Bütün yayın kuruluşları ve hukuk insanlarını şiddete yol açacak davranışlara zemin hazırlamama konusunda duyarlı olmaya davet ediyoruz.
BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU
